Black Mirror: Gerçek Değilse Bile Gerçekçi

2011 yılında yayınlanışından bu yana hakkında hala konuşulmaya devam edilen fenomen Netflix dizisi Black Mirror hakkında inceleme yazımız sizlerle. Gelin bu aynaya birlikte bakalım.

Yazan: Turgut Şişman

Black Mirror: Gerçek Değilse Bile Gerçekçi

Önce distopik kurgu severler sonra da tüm dünya tarafından sevildi ve izlendi Black Mirror. Ele aldığı konulara, bizi üzerinde düşünmeye ittiği ahlaki ikilemlere günümüz penceresinden bakmamızı sağladı. Bu anlamda, Black Mirror’a sadece televizyon için yapılmış iyi bir iş dersek haksızlık etmiş oluruz.

İlk olarak 04 Aralık 2011’de üç bölümlük bir sezonla başlayan dizi toplamda beş sezon, yirmi iki bölüm ve ayrıca bir filmden oluşuyor. Bölümlerin her biri ortalama bir saat sürüyor ve hepsi de bizi derinden sarsan konuları ele alıyor. Bölümlerin yaratıcı ekipleri ise hepsinde değişiyor. Her bölümü değişik senaristler kaleme alıyor ve kurguluyor. Yaratılan senaryoların çarpıcı yanı ise, çizilen distopik resimlerin çok da uzak, çok da gerçek dışı olmaması. Hatta bazı bölümlerde zaten yaşadığımız şeylerin karanlık taraflarına şahit olduğumuzu da söyleyebilirim.

Dizide çoğunlukla teknolojinin çemberinde gittikçe daha çok şekillenen ve teknolojiyle yönlenen hayatlarımızı görüyoruz. Bizi eğlendirmekten çok eğlencemizi bölüp aksayan yanları işaret eden kurgusuyla diğer yapımlardan bir adım önde olduğu kesin.

Temelde her bölüm bir soru ortaya atıyor ve bizi cevaplarına katlanmak durumunda bırakıyor. Bu da dizinin etkileyici jeneriğindeki kırılan ayna imgesiyle çok uyumlu bir nitelik. Gözlerimizin gördüğü ve gerçek sandığımız görüntü bir anda kırılarak dağılıyor. Aynanın arkasına bakabilmek ise ne kadar cesur olduğumuzla alakalı.

 

Neden Black Mirror?

Anlamı karşılayacak tam bir çeviri yapamasak da Black Mirror’ı siyah ayna olarak Türkçeleştirmek mümkün. Peki neden bu ad? Bizim de mantıklı bulduğumuz bazı yorumlara göre, teknolojik cihazların, özellikle cep telefonlarının, kapalı haldeyken ekranlarının karanlık olmasına gönderme yapılmış. Ekran aydınlıkken başka bir dünyayı izleyip, ancak cihazı kapattığımız zaman bir an için kendimizi aynaya bakar gibi görebildiğimiz düşünülürse kulağa oldukça anlamlı geliyor.

Ya olsaydı?

Üç bölümden oluşan ilk sezonda, İngiliz Kraliyet Ailesine mensup bir prensesin can güvenliğini sağlamak için haysiyetini ve tüm kariyerini yerle bir etmesi beklenen bir politikacıyı; kölelikten farksız yaşantısından kurtulabilmek için bir jüri karşısında şarkı söyleyen bir kadını ve tüm hafızasını kaydeden bir implantla yaşayan insanların ilişkilerindeki değişimi izliyoruz.

İkinci sezonda, ölen sevgilisini geri getirmek için ilginç bir ürün sipariş eden kadın, ardından bir sabah uyandığında hayatı hakkında hiçbir şey hatırlamayan Victoria, Amerika da seçimlere adaylığını koyan bir çizgi film kahramanını seslendiren komedyen ve karlarla kaplı bir yerde anlatılan ürkütücü Noel hikayeleri bize aynı soruyu soruyor: “Ya olsaydı?”

İlk iki sezonla geniş bir kitleye ulaşan ve sevenlerini etrafında toplamayı başaran dizi sonraki sezonlarda çıtayı yükseltmeye devam ediyor. Sosyal medya ve beğeni bağımlılığımız, sanal yaşantılar ve gerçeklik algımızın değişimi, bizden olmayana karşı çarpıtılmış görüşümüz, sosyal linç, aşırı korumacı ebeveynliğin bireyin gelişimine verdiği hasar, saplantı haline getirdiğimiz ünlüler ve daha birçok konu bu karanlık aynaya yansırken arada yolumuz, koleksiyonu insanın en uç zaaflarından oluşan bir müzeden de geçiyor.

Dizinin son sezonunun ardından gelen film, Black Mirror: Bandersnatch ise pek çok açıdan ilkleri barındıran bir yapım. İzleyiciyi interaktif şekilde hikayeye dâhil eden, yer yer gidişata yön vermesini sağlayan bir kurgusu var. İlhamını aynı adlı bir gençlik romanından alan filmin birden fazla finali mevcut. Aynı gerçek hayat gibi, izleyiciler olarak finale film boyunca aldığımız kararlarla ulaşıyoruz. Bu özelliğiyle filme ezber bozuyor demek çok da yanlış olmaz sanırım.

 

Netfilix’in şüphesiz en orijinal yapımlarından biri olan dizinin yaratıcısı, 1971 doğumlu İngiliz yazar, yapımcı ve eleştirmen olan Charlie Brooker. Dizinin birbiri ardına aldığı ödüller ise şöyle:

2012 Uluslararası Emmy Televizyon Filmi/Mini-Dizi Ödülü
2015 Peabody Award – Entertainment
2017 British Academy Television Craft Award for Best Make up and Hair Design
2017 GLAAD Medya Bir Dizideki En İyi Bağımsız Konulu Bölüm Ödülü

Yeri gelmişken, yeni bir sezon olup olmayacağını merak edenler için buraya küçük bir not ekleyelim. Charlie Booker, geçtiğimiz yıl mayıs ayında bir radyo programına verdiği röportajda, yaşanan küresel salgının Black Mirror’ın karamsar hikâyeleri için uygun ortam olmadığını dile getirmişti. Yani, yukarıda bahsettiğimiz sezonlara şimdilik bir yenisi eklenmeyecek gibi duruyor.

Eğer siz de özellikle İngiliz antolojilerini sevenlerdenseniz ve tokat gibi etki yaratacak bir şeyler arıyor ancak henüz bu diziyi izleme fırsatınız olmamışsa, ölmeden önce yapılacaklar listenizin bir yerlerine mutlaka not edin.