lawrence-of-arabia

Casus Arabistanlı Lawrence Kimdir

Ünlü Casus Arabistanlı Lawrence Kimdir

Thomas Edward Lawrence, ünlü bir İngiliz casusudur ve Arabistanlı Lawrence olarak bilinir. Birinci Dünya Savaşı ve sonrası yıllarda Ortadoğu ve Hindistan’da Majestelerinin hizmetinde çalışmış, İngiliz İmparatorluğu’nun dünya üzerinde büyük bir hegemonya kurmasında başrolü oynamıştır.

Yazan: Turgut Şişman

Tam olarak adı Thomas Edward Lawrence‘dir. 1988 ylında, Galler’de doğmuş, Oford’da Arkeoloji okumuştur. 1911 yılında Türkiye’ye gelen Lawrence, burada bir çok kazı  faaliyetinde bulunmuş, eline geçen tarihi eserleri British Museum’a göndermiştir.

1. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Lawrence  Filistin’deydi ve Arapça’yı şive farklılıklarına kadar mükemmel öğrenmişti. Sadece bununla kalmamış, arap yaşamı ve kültürü hakkında derin bir bilgiye de sahip olmuştu. Savaşın çıkmasıyla birlikte silah altına alındı. Majestelerinin hükümeti bu eşsiz donanımından dolayı onu istihbarat subayı olarak Mısır’da görevlendirdi. Lawrence’in Arabistan macerası böylece başlamış oldu.

Arap Ayaklanması

Osmanlı Devleti 1914 yılında, İttihat ve Terakki Partisi’nin bir emrivakisi sonucu BDS’ye girince, Mısır’ı elinde tutan İngiltere’ye karşı bir cephe açmış oldu. İngiltere, petrol bölgesini ele geçirmek, bölgedeki Alman nüfuzunu kırmak, ve Osmanlı İmparatorluğunu tasfiye etmek maksadıyla, Arapları kışkırttı ve isyana teşvik etti. Özellikle bölgedeki dini lider Mekke Şerifi Hüseyin’i ikna ederek Arapların kendileriyle birlikte Türklere karşı savaşmalarını sağladı. 1916’da Şerif Hüseyin’in, ” Mersin’den İran sınırına kadar uzanan hattın güneyini Araplara bırakmaları koşuluyla, Birleşik Krallık ordusunun yanında yer alacaklarını” bildiren mektubu İngiltere temsilcisi Mc Mahon’a vermesiyle Arap isyanı başlamış oldu. Oysa, aslında İttihat ve Terakki partisi hükümetinin bir memuru olan ve 1908’de mekke şerifliğine tayin edilen Hüseyin, 1914’de halifeye ve Osmanlı devletine olan sadakatini bütün dünyaya duyurmuştu. Ne olmuştu da 2 yıl içinde herşey değişivermişti?

Dünyanın en muşhur casusları, Arabistanlı Lawrence

Birkaç yıl öncesine kadar halifeye bağlılıkta kusur etmeyen 80 yaşındaki Şerif Hüseyin’i menfaat hırsıyla coşturan, büyük Arabistan krallığı gibi vaatlerle gözlerini kamaştıran kişi Lawrence’den başkası değildi. Savaş boyunca İngiliz Gizli Servisi için çalışan bu adam, Arapların en güvendiği, en sevdiği kişi olmuştu. Arapları, bağımsızlık fikrine yönelten Lawrence, bol vaatlerle karşısındakini kandırmayı iyi biliyordu.

Lawrence’in en büyük taktik başarısı, Arapların  Filisti-Irak cephesinde İngiliz saflarında savaşmalarını sağlamak oldu. Şerif Hüseyin’in düzensiz ordusuna gerilla savaşı usullerini öğretti. Bu birlikler, savaş boyunca Türklere çok zayiat verdiler. Özellikle Hicaz demiryoluna sık sık saldırdılar. Böylece Medine’deki Türk askerlerine gelecek yardımları engellemek uğruna binlerce müslümanı da katlettiler.

Lawrence giderek arapların gözünde bir kahraman olmaya başladı. Onlar gibi konuşuyor, yiyor, içiyordu. Onların giyindikleri gibi giyiniyordu. Günlerce deve sırtında seyahat ediyordu. Araplarla öyle içili dışlıydı ki, artık ondan Arabistanlı Lawrence diye söz ediliyordu.

Savaş Muhabiri Thomas Lowell’in 1918’de çektiği film ve fotoğraflar, Arabistanlı Laerence’i bir efsane haline getirdi.  Hakkında sayısız kitaplar yazıldı, makaleler kaleme alındı. Lawrence’in kendisi de birkaç kitap yazdı. The Seven Pillars of Wisdom (Bilgeliğin Yedi Temel Direği) ve Revolt in the Desert (Çölde Ayaklanma) savaş anılarından oluşan çok önemli iki eserdi.
Bazı yazarlara göre, Lavrence’in Arap isyanında başrolü oynadığı iddiası abartılı bir iddiadır. Biyografik eserlerinde de kendisini fazlaca önemsemiş, hatta bazan yapmadığı işleri de kendisine mal etmiştir. Ancak Araplar, bu iddiaları reddederler. Bugün bile, Osmanlıya baş kaldırmalarında onun fikirlerinin etkili olduğunu söylerler. Ona olan sevgi ve saygılarını göstermek için Lawrence’in Cidde’deki evini müze haline getirmişlerdir.

Arabistanlı Lawrence Sinemada

Biz Türkler açısından son derece vahim ve talihsiz bir kişilik olsa da, Lawrence’in Arabistan macerasının çok ilginç olduğu açıktır. Egzotik bir diyarda, savaş atmosferi içinde yaşananların, sinema endüstrisinin dikkatini çekmemesi beklenemezdi. Üstelik olaylar büyük ölçüde yaşanmış gerçeklere dayanıyordu. 1962 yılında yönetmenliğini David Lean’ın yaptığı Arabistanlı Lawrence, bu tarihi kişiliği populer kültürün de bir parçası haline getirdi. Peter O’toole, Alec Guinness, Anthony Quinn gibi güçlü oyuncuları kadrosunda barındıran film, en iyi film ve yönetmen ödülleri de aralarında olmak üzere tam dokuz dalda oskar kazandı.
Bu film, Arabistanlı Lawrence efsanesini doruk noktasına yükseltti.

Arabistanlı Lawrence ‘ın Sonu

1. Dünya Savaşı’ndan sonra, Lawrence, Gizli Servis’teki faaliyetlerini sürdürmeyi ihmal etmedi. Türkiye , Hindistan ve Afganistan da görevler aldı. 1930’daki ağrı ayaklanmasında bölgde ajan provakatör olarak görev yaptı. Afganistan kralı Emanullah Han’ı iktidardan indiren büyük isyanın örgütleyicisi oldu.

19 mayıs 1935 günü İngiltere’de, Dorset yakınlarında bir motosiklet kazası geçirdi. Altı gün komada kaldıktan sonra, 19 mayıs 1935’te 47 yaşındayken hayatını kaybetti. St. Paul Katedrali’ne gömüldü.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Osmanlı’nın eski Arap vilayetleri, İngiliz ve Fransız egemenliğine girdi. Vahabilerin başkaldırması sonucu Şerif Hüseyin, Arabistan kralı olamadı. Hicaz’dan kovuldu. Kıbrıs’ta sürgün hayatı yaşadı ve öldü. Ancak iki oğlu iki ayrı devletin kralı oldular: Irak ve Ürdün. Irak’ta krallık, kanlı bir darbe ile 1958’de devrildi. Şerif Hüseyin’in diğer oğlunun torunu, küçük Ürdün Devleti’nin krallığını hala sürdürmektedir.