Ülkelerin istihbaran kuruluşları için, düşman bildikleri ülkelerden, gizli bilgilere sahip olabilen veya onlara erişebilecek olanakları olan kişileri kendi taraflarına çekip yararlanmak çok önemli bir amaçtır. Bu çerçevede uygun kişilere para veya başka çıkar önerebilirler, bazı kişilerin zayıflıklarını, suçlarını belirleyip baskı veya şantaj yaparak da zorla kendi taraflarına çekebilirler. Bu yaklaşımların dışında gelişen ve bir kişinin karşı taraf istihbaratına yanaşarak kendi isteği ile ‘hain’ olup, ülkesinin gizli bilgilerini aktarması da görülebilen bir durumdur. Kişilerin kendi ülke politikalarını beğenmemesi, kandırıldığını düşünmesi ve daha geniş düzlemde bir ‘dünya barışı’ hayal ederek buna yardımcı olabileceğini varsayması bu yaklaşımın temel nedenidir. Bunu yapanın karakterindeki bencil veya narsist yönler ya da ‘değerinin bilinmediği algısı’, bu seçeneğin ortaya çıkmasını güçlendirir. Penkovsky bu tipteki ‘ajanların’ en ünlülerinden ve soğuk savaş döneminin en dramatik süreçlilerinden biridir.
1919, Vladikavkaz, Rusya – Mayıs 1963, SSCB. Kod adı ‘Kahraman’ (HERO)
Penkovsky’nin babası, Rus İç Savaşı’nda Beyaz Ordu’da subay olarak savaşırken öldü. Penkovsky de askerlik yolunda Kiev Topçu Akademisi’nden teğmen rütbesiyle 1939’da mezun oldu. Finlandiya’ya karşı Kış Savaşı’nda ve 2. Dünya Savaşı’nda topçu subayı olarak görev yaptı, 1944’te ağır yaralandı. Savaş sonunda yarbay rütbesinedeydi.1945-48’de Frunze Askeri Akademisi’nde eğitim gördü. 1949’da normal ordudan Sovyet ordu istihbarat kurumuna (GRU) geçti. Doğrudan iç muhalefeti ezmeye odaklanan KGB ile karşılaştırıldığında, GRU daha çok jeopolitik bir etkiye sahipti. Askeri Diplomatik Akademide (1949–53) eğitimden sonra Moskova’da hizmet veren bir istihbarat subayı oldu. 1955’te Penkovsky, Ankara’da askeri ataşe olarak da bulundu.
Daha sonra Sovyet Bilimsel Araştırma Komitesi’nde çalışan Penkovsky, GRU başkanı Ivan Serov ve Sovyet mareşal Sergei Varentsov’un da yakın arkadaşıydı.1960’a gelindiğinde, GRU’da bir albay ve Devlet Bilimsel Araştırma Koordinasyon Komitesi’nin (1960–62) dış bölümünün başkan yardımcısı olmuştu; görevi esas olarak Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve diğer Batı ülkeleri hakkında bilimsel ve teknik istihbarat toplamaktı.
Bu yıllarda Penkovsky, Sovyet sistemiyle, özellikle de Nikita Kruşçev’in önderliğiyle giderek daha fazla hayal kırıklığına uğramıştı. Komünizm’in öngördüklerini yerine getiremediğini ve dünya barışını tehdit edebilecek davranış ve düşünceler içinde olduğuna iyice inandı ve bunları engelleyecek bir eylem gerçekleştirmeye karar verdi. 1960 Temmuz’unda Moskova’daki Moskvoretsky Köprüsü’nde Amerikalı turistlere yaklaştı ve onlara CIA’ya teslim edilmek üzere bir mesaj verdi: “Gerçekten özgür bir dünyanın idealleri ve insanlığın demokrasisi için, hakikat için, çoktan savaşçı olmuş bir arkadaş olarak, size dönen iyi bir dostum. Düşüncelerimin samimiyetine ve size hizmet etme arzuma inanmanızı, beni askeriniz olarak görmenizi rica ediyorum. Böylece, silahlı kuvvetlerinizin gücü üst rütbeli bir kişi ile daha artar’ anlamındaydı.
CIA görevlileri, sürekli gözetim altında olduklarını bildikleri ve Penkovsky’nin de üst düzey bir görevli olarak gözlem altında olabileceğini düşündükleri için onunla iletişim kurmadılar. Penkovsky sonunda 1961’de Londra’ya yaptığı ziyarette tanıştığı İngiliz işadamı ve casusu Greville Wynne’e MI6’ya iletmesi için bir belge ve film paketi verdi ve kendisini Amerikalı ve İngiliz istihbarat subayları ile görüşmeye ikna etti. İngiliz istihbarat teşkilatı MI6 Sovyetler Birliği’nin Devlet Bilim ve Teknoloji Komitesine sızmak için zaten çok çalışıyordu ve bir süre önce, bunu yapmak için sivil İngiliz işadamı Greville Wynne’i işe almışlardı. Wynne yıllar önce bir endüstri mühendisliği ürünleri ihracatı işletmesi kurmuştu ve bu durumu ona uluslararası seyahatlerde casusluk için mükemmel bir koruma sağlıyordu. Wynne onun kuryelerinden biri oldu ve İngiliz istihbaratı tarafından uzun yıllar boyunca Penkovsky ile temas kurma özel görevini yürüttü.
CIA ile iletişimdeki gecikme ABD için üzücü oldu, ancak İngilizler daha sonra Penkovsky’den gelen istihbaratı Amerikan müttefikleriyle paylaşmaya başladılar. Sonraki on sekiz ay boyunca Penkovsky, Moskova’daki İngiliz Gizli İstihbarat Servisi görevlilerine ve izin verilen yurtdışı gezileri sırasında CIA bağlantılarına çok sayıda gizli askeri, siyasi ve ekonomik belge fotoğrafı ile çok yüksek miktarda bilgi aktardı. Ruslar başlangıçta onun casusluğundan şüphelenmedi böylece Penkovsky CIA ve MI6’ya toplam 140 saate varan kapsamlı bilgilendirme oturumları sağladı, paha biçilmez belgeler ve 5.000’den fazla Sovyet fotoğrafı teslim etti. CIA ve MI6’nın 30 çevirmen ve analiste hazırlamaları için yetki verdiği yaklaşık 1.200 sayfa – erişime belli koşullarla açılmış- tutanak üretildi.
Wynne dışında, Penkovsky’nin Moskova büyükelçiliğinde görevli İngiliz MI6 subayı Rauri Chisholm’un karısı Janet Chisholm ile de bir bağlantısı vardı. Penkovsky belgeleri, üzerinde anlaşmaya varılan halka açık yerlerde, (dead drop) “ zula” olarak bilinen noktalara sakladığı sigara paketleri ve şeker kutularına saklayarak iletti. Bu yöntem, aslında casusluğun en tipik işlemlerinden biri olarak dikkat çekmeden Batılı işleyicilerine belgeleri aktarmasına olanak sağlıyordu. Artık meşru bir çifte ajan olan Oleg Penkovsky, iki yılı Batılı bağlantılarına çalınmış çok gizli belgeler, savaş planları, askeri kılavuzlar ve nükleer füze şemaları sağlayarak geçirdi. CIA içinde kod adı “Ironbark” oldu. O, Birleşik Krallık için de istihbarat sağlayan en yüksek rütbeli Sovyet yetkilisi idi.
Penkovsky’nin etkinlikleri, bir NSA (Ulusal güvenlik ajansı) çalışanı ve KGB için casusluk yapan çift taraflı ajan Jack Dunlap tarafından fark edildi.. Üst düzey KGB ajanları onu izlemeye başladı ve kısa bir sürede Penkovsky’nin ikili bir ajan olduğu iyice belirlendi ancak onu hemen yakalarlarsa MI6’da yüksek derecede yerleştirilmiş bir köstebek olan gizli bir kaynakları üzerine şüphe çekmekten korktular ve onu korumaya öncelik verdiler. Jack Dunlap da, korumaları gereken başka bir kaynaktı. Hem köstebekleri korumak hem de haini tutuklamak için bir süre geçmesi gerekti. Bu durum Kübaya yerleştirilen Sovyet füzelerinin belki de olabileceğinden daha erken anlaşılmasına neden olmuş olabilir. Batı Alman bir çifte ajan, Doğu Alman Stasi karargâhında “Küba’da işlerin nasıl gittiğini merak ediyorum?” şeklinde ifade edilen bir söze kulak misafiri olduktan sonra bunu CIA’ya iletti ve bu konunun derinlemesine incelenme görevi Penkovsky’ye verildi. Gerçekten de o, aslında Birleşik Krallık’ı Küba’daki füzelerin Sovyetler tarafından yerleştirilmesi konusunda bilgilendirmesiyle tanınıyor; çünkü böylece hem Birleşik Krallık hem de ABD’ye Sovyetler Birliği ile hızla gelişen askeri gerilimleri ele almak için gereken kesin bilgiyi sağlıyordu.
Anadyr operasyonu
1962 başlarında Rusya devlet başkanının önderliğinde geliştirilen bir strateji ile ABD’nin SSCB’ye yakın yerlerdeki ülkelere (Türkiye dâhil) bazı nükleer füzelerini yerleştirmesi ve müttefik ülkelerle Rusya’yı sıkıştırabilecek gelişmeler oluşturup desteklemesine karşılık Rusların da karşılık vermesi ve ilk olarak da ABD’te en yakın konumdaki Küba’ya orta menzilli füzeler yerleştirmesine karar verildi. Böylece Rus ticaret gemileri bu ülkeye füzeler, atış rampaları, ilgili askeri kadroları taşımaya başladı ve silahların yerleştirilmesi ve yönlendirilmesine de girişildi; girişimin adı “Anadyr operasyonu” idi. Sovyetler, ABD’nin Küba füze alanlarını onlar hakkında bir şey yapmak için çok geç olana kadar tespit edemeyeceği inancıyla nükleer füzelerin konuşlandırılmasına başlamıştı.
Küba Füze Krizi
Küba Füze Krizi, 14 Ekim 1962’de, bir U-2 casus uçağının füzelerin fotoğraflarını çekmesiyle başladı. Bu fotoğraflar, Sovyetlerin kendi askeri ve stratejik yeteneklerini geliştirdiğini, ABD için yanıbaşlarına gelmiş bir ‘çok yakın tehdit’ durumunun varlığını doğruladı ve büyük bir diplomatik kriz dünyayı sarstı. Takip eden iki hafta boyunca, John F. Kennedy ve Nikita Khruschev gergin müzakerelere girdiler, bu arada Amerikalıların daha önceden de bir noktaya kadar elde ettikleri – bir kısmı Penkovsky’den- konu ile ilgili bilgiler hakkında daha net ve ayrıntılı eklere gereksinimleri vardı ve bunun sağlanması yine Penkovsky’den geldi. Amerika’nın Küba’daki Sovyet nükleer füze tesislerine ilişkin bilgilerinin çoğu casus uçak fotoğraflarından gelmesine rağmen, bu adam ülkesinin yaklaşımına karşı çıktı ve Amerika’ya nükleer savaşı önlemeye yardımcı olan yaşamsal bilgileri hızla iletti. Penkovsky’nin “Ironbark” dosyaları sayesinde, CIA analistleri Küba’da fotoğraflanan Sovyet füzelerini doğru bir şekilde belirleyebildiler ve Başkan Kennedy’ye bu silahların menzili ve gücü hakkında kesin raporlar verdiler. Penkovsky’nin çaldığı belgeler, Sovyet cephaneliğinin Amerikalıların daha önce düşündüğünden daha küçük ve daha zayıf olduğunu gösterdi. Ek olarak, dosyalar Sovyet yönlendirme sistemlerinin henüz işlevsel olmadığını ve yakıt ikmal sistemlerinin iyi çalışmadığını ortaya çıkardı. Belgeler, Sovyet fırlatma sahalarının tam yerini ve en önemlisi zayıf uzun menzilli yeteneklerini içeriyordu. Bu bilgi Kennedy’ye nükleer savaşın eşiğinden başarılı bir şekilde müzakere etmek için ihtiyaç duyduğu üstünlüğü sağladı.
Bu yönde elde edilen gizli belgelerde Sovyetlerin uzun menzilli füzelerindeki görece zayıflıklarına ilişkin verdiği bilgiler de vardı. Bu bilgiler Küba füze krizi öncesinde ve sırasında Birleşik Devletler için paha biçilmez oluyordu ve küresel bir nükleer savaşı göze almak açısından daha fazla avantaj sağlıyordu. En önemlisi, içlerinde Sovyet nükleer cephaneliğinin daha önce düşünüldüğünden daha küçük olduğu bilgisini verdi. Penkovsky, Küba’daki nükleer roket fırlatma sahalarının planlarını ve açıklamalarını Batı’ya iletti ve bu bilgiler, Batı’nın füze alanlarını ABD U-2 casus uçakları tarafından sağlanan düşük çözünürlüklü resimlerden tanımlamasına izin verdi. Penkovsky tarafından sağlanan belgeler, Sovyetler Birliği’nin bölgede savaşa hazır olmadığını gösterdi ve bu da Kennedy’yi Küba’daki operasyonu riske atmaya cesaretlendirdi. Penkovsky tarafından sağlanan Sovyet GRU belgeleri, Sovyet askeri stratejisinin nükleer silahlara mı yoksa genel amaçlı kuvvetlere mi bağlı olması gerektiği konusundaki Sovyet yüksek komutanlığı içindeki sürtüşmeyi de yansıtıyordu. John Fitzgerald Kennedy, 22 Ekim 1962’de ABD’nin Rus nükleer savaş başlıklarının Küba’da nereye yerleştirildiğini bildiğini kamuoyuna açıkladı ve devamında Başkan Kennedy ve SSCB Başkanı Nikita Khruschev birbirlerini televizyonda nükleer silahlar fırlatmakla tehdide başladı ancak ABD elinin güçlü olduğunu artık biliyordu ve adayı istila etmeye kalkışmadı. Böyle bir istila, sürecin Sovyetlerin Luna sınıfı taktik nükleer silahları ABD birliklerine karşı kullanmasına karşılığında da ABD’nin kıtalararası füzelerle Rusyayı vurmasına sonunda da dominoların devrilmesi gibi bir yokedici savaşa gitmesine dönüşebilecekti. Gerçekten de 14 gün süren gergin müzakerelerin ardından, 28 Ekim’de Khruschev, Sovyet silahlarını Küba’dan çekmeyi kabul etti ve dünya rahat bir nefes aldı.
Bu sonuca erişilmesindeki katkısı ile Penkovsky bir anlamda dünyayı meydana gelebilecek bir nükleer felaketten kurtarmış gibi düşünülebilir. Ancak Oleg Penkovsky’nin dünyayı değiştiren casusluk çalışması yakalanmasını ve ölümünü hızlandırdı. Kennedy’nin krize ilişkin başarılı diplomatik çözümünden altı gün önce, Penkovsky evinde tutuklanmıştı bile.”Kahraman” zaten belli bir süredir şüphe çekmeye ve izlenmeye başlanmıştı ama Küba krizi başladıktan sonra gizli belgelerin Batı’ya sızması yoğunlaşınca bu son gerçekleşti.
Penkovsky’nin tam olarak nasıl açığa çıkmaya başladığı aslında belirsizliğini koruyor. Bir teori, tutuklanmasını Moskova’daki İngiliz büyükelçiliğindeki bağlantısının eşiyle ilişkilendiriyor. Janet Chisholm’un kocası Rauri Chisholm, aslında KGB’ye de çalışan George Blake adında bir İngilizle ajanla çalışmakta ve dolaylı olarak kendilerine üst düzey bir Sovyet yöneticisinden bilgi aktarıldığını söylemekte. Blake’in Penkovsky’den kuşkulanması ve bunu bildirmesi üzerine, KGB’nin onu evindeyken nehrin karşısındaki apartmanlardan izlemeye başladığı ve sonunda yollarda – belki de zula noktalarına mesaj bırakırken – Batı istihbaratıyla görüştüğünü doğruladığı düşünülüyor. Devamında Yuri Ozerov adlı bir subay, sürece önemli ölçüde katkıda bulunacaktır. SSCB’deki herkesin tanıdığı Ozerov, Mosfilm stüdyolarında çalışan ve II. Dünya Savaşı üzerine belgeseller hazırlayan ünlü biridir ve Penkovsky’nin evine 1962 ortalarında gizli mikrofonlar yerleştirecektir.
Sonunda Ekim ortalarında bir gün Penkovsky’nin Amerikalı bağlantıları, kendisinden bir zula noktasına belge bıraktığı mesajı alırlar – bu tür ‘haber verme’ mesajları, belli bir yere tebeşirle işaret çizmek şeklinde verilebilmektedir – , izleme altındaki yere gelen Amerikalı görevli tutuklanır ve devamında Penkovsky’nin Sovyet yetkilileri tarafından yakalandığı da öğrenilir. Sonraları, KGB soruşturma sorumlusu Alexander Zagvozdin, Penkovsky’nin “belki yüz kez sorgulandığını” açıklayacaktır.
Mahkeme açık olarak gerçekleştirilir; bu tür ‘hain’ yargılamaları Sovyet hukuk sistemince oldukça saldırgan görüntülerle gerçekleştirilir böylece diğer vatandaşlara gözdağı verilmesi de sağlanır. GRU’nun çifte ajanı oldukça hızlı bir mahkeme ile ölüme mahkûm edilir ve ardından 16 Mayıs 1963’te, 44 yaşında idam edilir.
Penkovsky’nin mahkemesi
Bilindiği gibi Sovyetler’de idam cezası enseye kurşun sıkılması ile gerçekleştirilmektedir. Bu olayda da resmi olarak vurularak öldürüldüğü bildirilmesine karşın Penkovski’nin ‘hain casusluk’ cezası olarak diri diri yakıldığına inanılıyor. Bu çerçevede GRU ajanı Vladimir Rezun, anılarında Penkovsky’nin bir krematoryum fırını içine, sedyeye bağlanıp sokulduğu ve diri diri yakıldığını gördüğünü iddia etmiştir. Küllerinin Moskova’daki bir toplu mezara atıldığı iddia edilmektedir.
Bilinenler dışında pek çok nokta halen belirsizliğini koruyor; örneğin eski bir MI5 subayı olan Peter Wright, Penkovsky’nin sahte bir sığınmacı kişilik olduğuna hatta bir Rus köstebeği olduğuna inanıyordu. Wright, bazı eski Sovyet sığınmacıların aksine, Penkovski’nin Batı’daki herhangi bir Sovyet ajanının adını açıklamadığını, ancak çoğu zaten bilinen örgütsel ayrıntılar verdiğini düşünüyordu. Yine de sağlanan belgelerden bazıları, Wright’ın başka kaynaklarından kolayca alınamayacağını düşündüğü orijinal belgelerdi. Wright, Soğuk Savaş döneminde İngiliz istihbaratının, başlarına gelen fiyaskolar sonrası – üst düzey istihbarat yöneticileri Philby, Maclean, Burgess ve Blunt, Sovyet ‘köstebeği’ çıkmışlardı- içerisine düştükleri krizde Penkovsky’ye fazla düşünmeden güvendiklerinden şüpheleniyordu. Wright, CIA’yı ve hatta ajanları başlangıçta Penkovsky’den şüphelenen FBI’ı övüyordu.
Batı’daki bu kuşkulara karşın KGB’den ayrılan yönetici Vladimir Sakharov, Penkovsky’nin samimi olduğunu inanıyordu, Rus dış istihbarat servisinin başka yöneticileri tarafından da Penkovsk Rusya’nın en büyük “istihbarat fiyaskosuı” olarak nitelendirilmişti.
İngiliz ajan Greville Wynne de Penkovsky’nin gerçek olduğuna inanıyordu ve kendisinin de Penkovsky olayı yüzünden Lubyanka Hapishanesinde 18 ay hapis tutulmasına değecek bir süreç olduğunu söylerdi; bunu kurtulduktan sonra yazdığı kitabında da dile getirdi.
Aradan geçen uzun yıllara karşın Penkovsky olayı casusluk dünyasının edebiyat, medya, sanat yansımalarında yerini koruyor. Birkaç örnekden söz etmek istersek Penkovsky, bir başka soğuk savaş casusu olan Ryszard Kukliński’yi konu alan 2014 tarihli Polonya gerilim filmi ‘Jack Strong’da canlandırılmıştır. Karakterinin infazı – kızgın maden eriyiğine atılarak – filmin açılış sahnesiydi.
Son olarak da Penkovsky, Benedict Cumberbatch’in Greville Wynne rolünde olduğu 2020 İngiliz filmi The Courier’de Merab Ninidze tarafından canlandırıldı.
Yararlanılan ve önerilen kaynaklar:
- “The True Story of Oleg Penkovsky and the Cold War’s Most Dangerous Operation”, Jeremy Duns, Simon & Schuster UK, 2013
- “Penkovsky and His Papers by Oleg Penkovsky. Peter Deriabin” .Reviewed Work: The Penkovskiy Papers, George A. Brinkley. The Review of Politics, Vol. 28, No. 2 (Apr., 1966), pp. 253-255, Cambridge University Press
-
The KGB vs. The CIA: The Secret Struggle https://www.pbs.org/redfiles/kgb/debrief/k_brief_ter_knightley.htm
- Espions et pions: un « Héros » russe très discret https://www.leparisien.fr/faits-divers/espions-et-pions-un-heros-russe-tres-discret-13-08-2018-7851996.php
- Quand un cinéaste russe a fait tomber un agent double du GRU https://oursmagazine.fr/histoire/iouri-ozerov-oleg-penkovsky/
- “ Contact on Gorky street “ Greville Wynne. Afheneum, London, 1968